yansıtma ödevlerimiz

Arkadaşlar yansıtma ödevlerimize burada devam ediyoruz.

Bu hafta eğitimde ölçme ve değerlendirmenin önemini ortaya koyan örneğin okullarda ölçme ve değerlendirmede konusunda yaşanan problemleri örnekleyen başınızdan geçen ya da gözlemlediğiniz bir örnek olayı ya da kendi tasarladığınız bir senaryoyu bir örnek olay olarak yazınız ve bu mesaja cevbap olarak gönderiniz. Hikayede örnek olayın anlaşılmasına yardım edecek tasvirlere de yer veriniz.

tam senaryo gibi olmadı hocam ama, şöyle durumlarla karşılaşılabilinir sanırım;

sorularının cevapları yorumlamaya dayalı olarak yapılan bi yazılı sınavın değerlendirmesinde, öğretmen kağıtları okurken pozitif yönde yargılar taşıdığı öğrencilerin cevaplarını sürekli olumlu yönde yorumlayıp ona göre değerlendirirken, negatif yönde yargılar taşıdığı öğrencilerin cevaplarınıda sürekli olumsuz ve yanlış cevaplarmış gibi değerlendirerek bu yönde notlama yoluna gidebilir...
Yani gidebilir gibime geliyo yani

Admin demiş ki:Bu hafta eğitimde ölçme ve değerlendirmenin önemini ortaya koyan örneğin okullarda ölçme ve değerlendirmede konusunda yaşanan problemleri örnekleyen başınızdan geçen ya da gözlemlediğiniz bir örnek olayı ya da kendi tasarladığınız bir senaryoyu bir örnek olay olarak yazınız ve bu mesaja cevbap olarak gönderiniz. Hikayede örnek olayın anlaşılmasına yardım edecek tasvirlere de yer veriniz.

Hocam elimden geldiği kadar yapmaya çalıştım yanlış bir şey yaptıysam bana geri cevap yazarsınız
ben okullardaki yapılan ölçme yöntemlerini değerlendirmeyi çalışacağım. Lİsede iken bazı hocalarımız bize belirli bir sayıda soru verirdi veya değerlendirme sorularından bizi sınav yapardı bizde bunu ezberliyerek veya aşka bir şekilde o sorulara cevap veriridik böyle olunca anlık öğrenmiş olurduk sonra onlara ileride örneğin: üniversite sınavında lazım olduğunda bilemezdik yapamazdık bu kötü bir ölçme değerlendirme şekli oluyor.Bazı derslerde hocalarımız bize uygulama ödevleri veriridi araştırıp uygulayıp mutlaka yapmamaız için bu ödevi yapmamaız için bu konu hakkında bilgisi olan herkezle irtibata geçiyorduk. Bu da bizde bu konuyu bu öğrenmemizi sağlıyordu. Biz<im için ve ders için olumlu bir ölçme değerlendirme oluyordu.bu verdiğim örneklerin üzerine bir orum yapmak istiyorum her hangi bir ders için ölçme ve değerlendirmenin olumlu nasıl olabilir diye araştırma yapmamız lazım sadece sınav yapmak için sınav(ölçme değerlendirme) yapmamlıyız kollektif bir şekilde dersimizin nasıl öğreneliceği ve bu verilerin nasıl kazanılacağı hakkında dah iyi bir değerlendirme yapmış oluruz

Lisede meslek derslerinde proje çalışmalarımız oluyordu.Bazı öğrenciler hiç çalışmadan hazır proje sunuyor bazıları ise haftalarca uğraşıp kendi projelerini üretiyorlardı.İş değerlendirmeye gelince ikiside aynı notu alıyordu.Proje sistemindeki değerlendirme kriterleri sadece getirilen projeyi kapsadığı için hak edilenden çok farklı değerlendirmeler yapılıyordu.
Sadece sonucu değerlendirmek yerine sürecinde değerlendirmede kullanılması bu problemi ortadan kaldırabilir.

Üniversitede bazı derslerimizin değerlendirme şeklinden sınıftaki çoğu arkadaşımız öğretmenlerimize söylemeseler bile rahatsızlardı.Bunun sebebi ise finallerde tüm sınıf düşük not alır ve bütünlemelere gelmek zorunda kalırdık ve bütünlemede ise herkes o dersle ilgili olarak kağıtlara bişeyler yazar ve bütünleme notu olarak 80-90 alırlardı bu durum beni ve bazı arkadaşlarımı rahatsız ederdi çünkü biz finalde çok çalışıp 60-70 le zar zor geçiyorken değerlendirme yönteminde uygulanan bu yanlışlık yüzünden öğrenciler artık finale çalışmayıp bütünlemede geçerim mantığıyla finalde kalır daha sonra gelip bütünlemede daha da yüksek notlarla geçerlerdi.Tabi ki tüm dersler için geçerli değil ama böyle olan dersler yüzünden bizde çalıştığımıza pişman olurduk artık bizde finalde kalıp bütünlemede daha yüksek bir notla geçebilirmiyiz diye düşünmeye başlıyorduk ama insanda korkuda olmuyor değildi ya geçemezsem hoca yüksek not vermezse diye tereddütte kalıp daha sonra vazgeçerek finalde geçelim diyerek çalışıyorduk ama daha sonra bakıyorduk ki bütünlemede yine yüksek notlarla geçilmiş değişen bişey yok diye düşünüyorduk.Tüm dersler için geçerli bir durum olmasada bazı derslerde bu durum meydana geliyordu öğretmenlerimiz belki kötü niyetli olmasada yapılan bu değerlendirme şekli yüzünden bizlerde o derse karşı bir kızgınlık oluşuyordu bu durumda acaba diğer derslerde de böyle olacakmı sorusunu aklımıza getirdiği için derslere olan bakış açımızı etkiliyordu.

Ortaokulda arkadasım basına gelen bir olayı anlatıcam
Arkadasımın adı ilyas olay 8.sınıfta tarih dersinde notunu yükseltmek için sözlüye kalkmasıyla başlıyor.İlyas'a herkes gibi 3 soru soralacagını ve vereceyi doğru cevapların sayısı ile degerlendirileceğini düşünüyorduk fakat hocamız 3 soruyada doğru cevap geldiğini görünce 4. soruyu sormakta çekinmedi fakat ona da doğru cevap gelmişti biz tam bu işi İlyas bitirdi dediğimiz anda 5. soru geldi, ardından 6.soru artık İlyas doğru cevap verdikce hocanın yüzü düşmeye başladı 7. soruya şöyle başladı;"Diğerlerini bildin ama bunu bilemicen dedi" o sırada ben cok gülmüştüm ve İlyas sonunda soruyu bilemedi ve notunu yükseltemediğini söyledi hoca (Arkadaslar bu olay gerçekten oldu her hatırladığımızda cok güleriz İlyas'la ama aslında ne yazık ki bir cok arkadasımızın böyle hocaları olmuştur.Her zaman hocalarımız adaletli olmuyorlar.)

Sevgin MUTLU

Maalesef okullarımızda ölçme ve değerlendirmeye yeteri kadar önem verilmiyor. Doğru ölçme soruları hazırlanmazken, değerlendirmeler de hakkıyla ve dikkatle yerine getirilmiyor.
Örnek:
Kaçıncı sınıfta olduğumu hatırlamıyorum. İngilizce dersin dönem ödevi almıştım. Hocaya verdim sonuçta dört gibi bir not almıştım; ama ödevi çok güzel hazırlamıştım. Bir arkadaşım ödevi benden aldı ve bunu seneye kullanayım dedi bende verdim.Oda seneye İngilizceden dönem ödevi aldı ve konu serbest olduğundan aynı konuyu seçerek benim yaptığım ödevi gösterdi.O 100’den 5 almıştı.O zaman hiç anlamamıştım ama bizim ülkemizde bence bu büyük bir eksiklik .Aynı ödev, hocanın biri farklı ,biri farklı değerlendiriyor. Acaba hangi ruh hali,hangi kriterlere göre değerlendirdiler.merak ediyorum!…….

Bazı hocalarımıza sınavlardan önce hangi konulardan sorumlu olduğumuzu sorduğumuzda genellikle tüm konulardan sorumlu olduğumuz belirtilir. Ancak sınav soruları her konudan değil de sadece birkaç konudan gelmektedir. Bu durumda tüm konulara çalışan ve şanslı olup da çalışmak için tesadüfen soru gelen konuları tercih etmiş olan arkadaşımız sınavdan birbirlerine çok yakın hatta bazen aynı puanları alırlar. Biri tüm konulara çalışmıştır diğeri bazı konulara ancak ölçme sonuçlarına göre her ikisi de aynı notu almıştır. Bence bu hiç de doğru bir ölçme ve değerlendirme değildir, çünkü tüm konulara çalışan ile şanslı olan öğrencinin bu ders ile ilgili bilgileri eşit değildir.

Örgün eğitimdeki ölçme ve değerlendirme sonuçları akıbetimizi belirleme de çok etkin rol oynuyor. Bu yüzden bu sonuçların belirlenmesinde çok hassas ve adaletli davranmak gerekli. Öğretmen değerlendirme sonuçları her öğrenci için aynı ölçü araçlarını kullanarak, duygu ve varsayımları hesaba katmadan ve yalnızca bir ölçme aracının sonuçlarına bağlı kalmayıp birkaç tane teste tabi tutarak karar vermelidir.
Okullar da değerlendirmeler genellikle yazılı sonuçlarına göre oluşur. Ama yazılı olurken çok rahat kopya çekme ortamları oluşturuluyor. Burada çekmeyen öğrenci mağdur oluyor. Yine bir ölçme sistemi olan öss de 3 saatlik bir zaman dilimine sıkıştırılıyor.Ama öğrencilerin stersli, hasta, üzgün ya da yorgun olabilecekleri ihtimali düşünülmüyor. Bir de bence değerlendirme yapılırken öğrencinin sosyal hayatı da göz önünde tutulmalıdır.

Lisede İngilizce hocamız okuldan bazı arkadaşlarımızla koşu çalışmaları yaparlardı. Yıl sonunda karnelere düşen notlara bakıldığında koşu çalışmalarına katılan arkadaşlarımızın sınav notları düşük olmasına rağmen diğer arkadaşlara oranla karnelerine yüksek bir not düşmüştü. Öğretmenlerin öğrencilerle olan samimiyeti diğer arkadaşlar için kötü hal almış ve haksızlık olmuştu. Uyguladığı sınavları değerlendirme konusunda yanlı davranmıştı.

Her kişinin başlangıç düzeyleri aynı olmayabilir. Diğer öğrencilerle kıyaslama yapılarak onun çalışmaları göz ardı edilmemeli. Bir önceki güne oranla ilerleme söz konusu ise gelişme vardır. Değerlendirme konusunda kişiler önce kendileriyle yarış içinde olmalı ve ölçüm bu yönde yapılmalıdır.

Ayşe Odabaşı

ortaokulda sosyal bilgiler hocamız ders anlatmak yerine öğretmen masasının önündeki 4 erkek öğrenciyle sohbet ederdi. hocam ders anlatın dediğimiz zaman sayfa sayısını verir okuyun siz derdi.sınavlara gelince ise hep o 4 arkadaş yüksek not alırdı. müfettiş geldiğinde ise hepimizin parmak kaldırmasını söylerdi. ama yine o 4 arkadaşı kaldırırdı. ) öğretmemin bu şekilde değerlendirmesi bence yorumsuz...
<<gülcan durak>>

Lisede okurken coğrafya sınavında hocamız 25 soruluk test sormuştu. Sınavı bitiren bir arkadaşım kağıdına hocaya götürdü. Hocamız arkadaşımın yanlışlarını gösterip düzeltmesini istedi. Bu durum diğer öğrencilere bir haklızlık oldu. Öğretmenimizin bir öğrencisine sevgisini böyle göstermesi yanlış bir değerlendirmeydi.

8. sınıftayken türkiye geneli ya da il genelinde deneme yapılıyordu okulda birgün. Biz denemeyi yaparken türkçe öğretmenimiz başımızda duruyordu. Masasında otururken 25 türkçe sorusunun 24\'ünü çözüp cevapları bize okumuştu, kalan bir soruyu da siz çözün demişti. Sanırım her branşın net ortalamasına göre öğretmenler için de değerlendirmede bulunuyorlardı. Bu yüzden öğretmenimiz böyle bişey yapmıştı. Sonuçta bu yaptığı onun çoğu öğrencisinin gözünde değerinin azalmasına sebep oldu, öğrenciler de o soruları çözmeyip denemenin asıl amacı olan eksiklerini görme kısmından mahrum kaldı.

Lisedeyken biyoloji dersinden hariç bir de biyoloji uygulama dersi vardı. Hocamız hepimize ortak soru bankası aldırmıştı. Bütün sınavları, işlediğimiz konularla ilgili testlerden sorumlu tutacağını, yani test yapacağını ve sorulerın da konuyla ilgili testlerdeki sorularla aynı olacağını söylemişti. Bunun üzerine sınıfın çoğu hiç çalışmadan sadece şıkları ezberleyerek sınava girdi ve hemen herkes de yüksek puan almıştı. Burda da hem öğrenciler çlışıp bişeyler öğrenme kısmını es ğeçmişti, hem de herkes birbirine çok yakın notlar aldığı için hiç de iyi bir ölçme olmamıştı.

Ben lise 1. sınıftayken tek 4 olan dersim beden eğitimi dersiydi. Ölçme için yaptırdığı şeylerin hepsini tam yapmıştım. 1 ay boyunca çalışmalara katılmıştık hatta 5 düşsün diye. Ama nedense sınıfın bütün kızlarınınki 5 düşmüştü. Karne aldığımız gün hocayı gördüm biraz sitem ettim, söyleseydin seninkini de 5 yapardım demişti. Bu da yine belli bir ölçek yerine rastgele not verme anlayışında olan bazı öğretmenlere kötü bir örnek heralde.

Eğitim sistemimizde okul başarısının ÖSS ve OKS ye katılıyor olması ve bu sınavların, çoğu öğrenci için hayati önem taşıması, ölçme ve değerlendirmeyi daha da önemli kılıyor. Bu yönüyle ölçme ve değerlendirmede son derece adil olunmalı ve denge iyi ayarlanmalı. Biz lise son sınıftayken bazı okullarda özellikle fen lisesinde son sınıfların derslerde boş bırakıldığını, sınav soruların sınavdan önce verildiğini duyardık. Bu birçok kişi için istenmeyen bi durumdu o zaman, en azından eşitlik açısından.

Ölçme değerlendirme, biz öğrencilerin öğrenim hayatı boyunca çoğu kez ve istemeden karşımıza çıkan bir yaşam tarzı olmuştur. Örneğin liseye yerleşirken girilen sınav lise bitince ki öss sınavı bunlara örnektir. Bence bu yöntemler ölçme değerlendirmenin başarılı olan bir yönü değildir. Tek sınav ile öğrencinin başarılarını ne denli doğru olduğunu sizlerin takdirine bırakıyorum.
Bunu yerine öğrencilerimizi kısa aralıklarla yapılan ölçme sınavları ile değerlendirmenin bizlere daha sağlam veriler vereceğini düşünüyorum. Bölüm sonlarında veya dönem sonlarında yapılan sınavlar vb.
Tartışılması gereken bir diğer konu ise ölçme değerlendirme yapılırken öğrencilerin soysa kültürel ve aile yapılarının da göz önüne alınarak ölçmeler yapılmasıdır. Örnek vermek gerekirse bu senenin ilk döneminde materyal dersimizde yapacağımız uygulamada ben ve gurup arkadaşlarımız dediğim gibi arkadaşların sadece bilgi düzeyleri yerine onları sosyal kültürel testlerle de ölçerek daha başarılı sonuçlar elde etmeye çalıştık. Bunu yapmamızdaki asıl amaç başarının, aile yapısı ve sosyal kültürel çevre ile alakası olup olmadığını öğrenmek ve bunun üzerinden başarı kıyaslaması yapmaktı.
Burada şunun söylememiz gerekli yapılacak ölçmenin daha etkili olması için guruptaki yaş faktörü alınarak yapılması gereklidir.

Ölçme değerlendirme okul hayatımız boyunca hep karşımıza çıkmıştır.
Bence ölçme değerlendirme tam anlamıyla okullarda işlemiyor.Özellikle sınavlar klasik düzende yapıldığı zaman öğrencinin notları öğretmenlerin insiyatifine kalmış oluyor.(not ekleme çıkarma)
Lisedeyken bir tane biyoloji hocamız vardı.Bilgi yarışmasında birinci olmuştuk bizim yazılı kağıtlarını okumadan bize 100 vermişti.Bu bizim için olumluydu ama bizim sınıf dışındakiler için pek de iyi bir ölçme degildi. Bir de Aydınlıkevler ticaret meslek lisesinde 20-25 tane birinci sınıf vardı en son bizim sınıfı sınav yapmıştı.(derste de soruları alın demişti).

Lisedeyken gittiğim dershanede sınıf arkadaşımın babası dershane sahipleri ile ortaktı. Matematik öğretmenimiz, sınıfta bizlere soru sorduğunda biz ondan önce yanıtlasak bile bize söz hakkı vermezdi. Öncelik her zaman o arkadaşımızdaydı yani. Öğretmenimizin bu davranışı; ölçmesiz değerlendirme yani önyargıydı.

Hayatımızın heryerinde bir ölçme ardından da değerlendirmeye tabi tutuluruz.
Ancak bizlerin daha sık karşılaştığı mekan okullardır. Derslerde, arkadaşlarımızla
ilişkilerimizde sıklıkla karşılaşırız.
Okula ilk geldiğimiz günde başlar ölçme: İlk önce herkesle tanışırız.Daha sonra o
kişinin davranışlarını kendi kriterlerinize göre ölçersiniz. Belli bir ölçme aşamasını tamamladıktan sonra bizde kişi ya tam not alır arkadaşımız olur, ya da eksik not alır sadece selam verdiğimiz insan olarak kalır. Kişi ile arkadaş olduğumuz zaman da ölçmeye devam ederiz. Bazen kendimizce fikirler öne sürer onu
değerlendirmelere tabi tutarız.
Bu ölçme öğretmenlerimizin bize karşı davranışlarında da devam eder. Bize
derslerde sorduğu sorularla, yaptıkları tartışmalarla ölçmeye başlarlar.
Hayatımızdan ölçmeye bir örnek: Bir arkadaşım gerçekte çalışıyor olmasına
rağmen öğretmenleri onu hiç çalışmayan bir insan olarak görüyorlar.Bunun nedeni
ise arkadaşımın davranışlarından kaynaklanıyor. Öğretmenleri sadece
arkadaşımın davranışını ölçüyor. Onun dışındaki kriterleri göz önünde
bulundurmuyor. Bunun sonucunda yanlış bir değerlendirme gerçekleştirmiş oluyor.
Doğru bir değerlendirme için bir tane ölçme aracı kullanmak yerini birden fazla
ölçme aracı kullanıldığında daha kesin sonuçlar elde edilebilir.
Hayatımızdaki en basit değerlendirme de insan ların davranışlarımızı
gözlemledikten sonra bizim hakkımız da iyiy ya da kötü gibi değerlendirmeler
yapmasıdır.

İlköğretim 4 ve 5. sınıftayken ingilizce dersimize giren hocayı sevmiyordum bu yüzden derse karşı da önyargılıydım. İngilizce sınavlarından sürekli düşük not alıyordum. 6. sınıftayken hocamız değişti dersi sevmediğimi farketmişti ve sürekli benimle ilgileniyordu. Sonra ingilizceyi anladıkça sevmeye başladım. Daha sonraki bütün sınavlardan en yüksek notları aldım. Hatta ingilizce öğretmeni olmayı düşünüyordum.
Öğretmenimin bana karşı bu tutumu, beni doğru bir şekilde ölçüp değerlendirdiğini gösterir.

Edebiyat öğretmenim benim ve diğer arkadaşlarımın hem lisede öğretmenimizdi hemde dershanede. Bir gün okulda sınav kağıtlarımızı okurken bir kaç kişinin notları ile oynuyordu sınavın test olmasına rağmen. Bazısına 5 puan ekliyor bazısına 10, bazısınada 15 puan. Yada tam tersi şekil de çıkarabiliyordu. Bunun sonucunda bazı arkadaşlarım isteyerek yada istemeyerek öğretmene yakınlaşmada bulunuyordu. Çünkü nasılsa hoca ile samimi olursa notunun yüksek düşeceğini biliyordu. Bu da tabiki kötü bir eğitim tecrübesi oluyordu.

Yazın fizik dersi alırken hocamının dersi çok ama çok zor işlemesi sınavlarda zor sorması çoğu arkadaşımda ve bende fizik dersinden düşük not almamıza yol açıyordu. Doğru ölçme ve değerlendirme yapılsaydı fizik dersinden bildiğim halde kalmaktan dolayı meydana gelen üzüntüm yerini sevince ve mutluluğa bırakırdı.

Ölçme ve Değerlendirme çok önemlidir. Öğrenen insanların ne bildiğini yada ne kadar bildiğinin ölçülmesi gerekir. Bu sadece kağıt üzerinde olmamalı.


MCS

Çoğumzun bildiği sıradan bir süreç büyük çoğunluğumuz biliyor ama farkında değil
aslında.
Lisede iken okul takımında bir kaç arkadaşım vardı. bu arkadaşlarımın
sınavları, derslerde iyi olmamalarına rağmen iyiydi. Niye iyi idi bunu sizde
biliyorsunuz çünkü onlar sporcu okulumuzu temsil ediyor, yani meşgul adamlardı
anlayacağınız.

Arkadaşlarımızı hocalarımızın bu şekilde değerlendirmesi bence gerçektenbüyük
bir yanlış. ****** bunun için şöyle demiştir;"Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı
zamanda ahlaklı olanını severim.". Tamam şimdi bir sporcunun ******'ün sevgisine
ihtiyacı yok ama bir sporcu zeki olmalı derken ****** doğuştan zeki sporcudan
bahsetmiyor, bahsetttiği şey aslında kendisini sosyal,kültürel ve bilimsel alanlarda
geliştiren, sorumlulık sahibi olmaktan bahsediyor.

Bu yüzden şunu vurgulamak istiyorum hocalarımız bu öğrencilerimize bu şekilde destek
olurlarsa onlara iyilikten çok onları hayata daha bir hazırlıksız şekilde sürüklüyorlar.
Hocalarımız bu sporcu öğrencilerimizin başarılarını takdir etmeliler fakat bu takdir
NOT takviyesi olarak olmamalı, bunun yerine aynı başarıyı derslerinde de göstermelerini istemeliler.

neyse fazla uzattım.Bu kadar.

Ben ortaokuldayken sınıftan bir arkadaşımız bir suç işlemişti ve hoca bunu kim yaptı diye sorduğunda kimse onun yaptığını söylememişti.Hoca bir kez daha sormuştu ve yine hiçbirimiz onun yaptığını söylememiştik.En sonunda "Ya söylersiniz ya da hepinizi sıra dayağına çekerim" demişti.Söylemeyince de herkesi sıraya sokup tek tek avuçlarımıza cetvelle vurmuştu.Bir kişinin yaptığı suç yüzünden hepimizi aynı şekilde değerlendirmesi yanlıştı.Hocamızın böyle yapması bizi kendinden ve desrten soğuttu.

okullarda ölçme ve değerlendirmenin tam yapılamadığı kanısındayım. çoğu derslerde ezberci bi mantık yerleşmiş durumda. herhangi bi kaynaktan veya öğretmenin notlarından ezberleyen iyi not alıyor. ezberi iyi olmayan veya ezberci sisteme karşı olan öğrenciler ise daha düşük not alıyor. bazı derslerde ise öğretmen örneğin 30 tane soru veriyor bunun 10 tanesi çıkacak diyor. bununda yanlış olduğu düşüncesindeyim. yine ezberleyip iyi not alan öğrenci ÖSS ve bunun gibi bi sınava gelince dökülüyor

Başımdan şöyle bi olay geçmişti: lisede sınıfta bi adaşım vardı. onun dersleri benden düşüktü hatta berbattı. hocamız sınavları okur okumaz not defterine geçmiş ve ordan notları okuyordu. 80- 90 beklediğim bi sınavın sonuçlarını okuyor hoca. bana 40 geldi. adaşıma ise 85 geldi. tabi bende adaşımda bu sonuçları beklemiyorduk. 2 - 3 gün sonra gittim hocamıza ben söyledim. hocam olamaz böyle bişey falan. 40 olan kağıdı getirdi baktım benim kağıt değil bu. meğerse hocamız isimlerden dolayı karıştırmış benim notu adaşıma, onun notu bana yazmış. tabi adaşımın notu 85'ten 40'a düştü. ona ne diyeceğimi bilemedim açıkçası sonuç olarak böyle konularda öğretmenler olarak daha dikkatli olmak gereklidir.

-ilk okuldayken 15-20 ye yakın hoca değiştirdim.inanılması güç ama komik bir durum. neyse. ilkokul 3. sınıftayken ingilizce hocası bizim sosyal bilgiler dersine gelmişti.bize 3. sınıftayken ingilizce şeyler sorup bilirseniz notunuzu yüksek yapacağım diyordu hep. bizde ne bilelim ingilizceyi tabiki bilemiyorduk. hepimize 3 vermişti. karnelerimide sadece o ders 3 tü. hocanın bu şekilde davranması açıkca beni o dersten soğuttu. hatta nefret etme noktasına bile getirdi. ayrıca o hocayı kimse sevmiyordu. 4. sınıfta okul değiştirdim.kurtuldum o hocadan ama diğerleri daha beterdi.
-ortaokuldaki ingilizce hocamız sınıfa hep hakaretlerde bulunurdu."sizden adam olmaz siz hiç bir yeri kazanamazsınız" diyordu hep.şimdi ise o sınıfın % 90 ı üniversite kazandı.demekki sorun hocadaydı.
nedir benim ingilizce hacalarından çektiğim gerçekten bu dili bir türlü öğrenemiyorum çat pat biliyorum ama hocalar çok kötü etkiledi beni.
-son olarak üniversite bir araştırma görevlisi(arkadaşlarımın hepsi tahmin etmiştir kim olduğunu)bize çok çektirdi. derslere girip aşagılayıcı konuşmaları,sınavlarda müdahale etmesi gibi. sınavın birinde gözetmen olarak durmuştu. sınav 25 dk lıktı.sorulara baktı size 15 dk yeter gibisinden konuşmalar yaptı.daha sonra başımda durarak sorularımın cevaplarına bakıyodu. bi çok arkadaşa çabuk yapın böyle basit soruları yapamamıyorsunuz diye bağırıyordu. hocanın o şekil tavırları okulu bırakma noktasına kadar getirdi. arkadaşlarımın büyük bir kısmıda aynı şeyi söylüyordu. hadi eskiden hocalarımız tam bilmiyordu başından atarak yapıyordu görevini. şuanda bile aynı şeyler var. üniversitede de olması kötü bir durum.

<<GÜLCAN DURAK>>

Bende sizlere .... Üniversitesinde bir arkadaşımın başına gelen bir ölçme hatasından bahsedeceğim..

Arkadaşın ismi Kenan, Kenan Çok iyi bir programcıdır. lise hayatı boyunca girdiği yirminin üzerindeki programlama sınavından 90 dan aşağı not almamıştır.
üniversite 2. Sınıf 1. dönemde programlama dilleri 1 vize ve finalinden 100 - 100 alamış notunu AA getirmiştir.

Fakat 2. dönem programlama dilleri 2 sınavından 55 almıştır. hayatında aldığı en kötü programlama notudur bu onun. nedeni ise hocasının sınavı boşluk doldurma şeklinde yapmasıdır.
Kenan ilk defa bu şekilde bir sınavla karşılaşmaktadır. çünkü Programlama sınavlarında genelde program parçaları veya kod çözümü sorulur.

Her neyse bu not yüzünden Programlama dilleri DC gelmiştir.

Kenın aynı dönem aldığı Fizik 2 dersinin vizesinden 63 almıştır. Kenandan yüksek alan ise 2 kişi vardır biri 63 diğeri 78, çan eğrisi olan bir sistemde kenanın final sınavıda iyi geçer ise notunu AA getirebiliyordu.
Final sınavınada Çok iyi çalışan Kenan Sınav Öncesi Çok mutlu idi Fakat sınav başlayınca adeta şok olmuştu... 25 tane testten oluşan fizik sınavının sadece 30 dakika süresi vardı. aynı zamanda çokta zor olan sınavdan Kenan 20 puan alabilmişti.
AA getireyim derken Fizik derside DC geldi..

Kenanın o dönem aldığı diğer bir derste ölçme ve değerlendirme idi eğitim derslerinde pek başarılı olamayan kenan bu dersinide DC getirdi.

Bu şekilde Kenanın 3 dersi DC gelmişti işin kötüsü ortalamasıda 1.97 idi yani 3 derstende kalmıştı.

Aynı zamanda kenan 3 sınıfta Alttan dersi olduğu için normal dönemindeki bir derside alamadı Yani Kenan yapılan bi ölçme değerendirme hatası yüzünden 4 dersten Kalmış oldu.


___SOnuç___

Bu duruma göre Kenanın Zararlı çıktığı durumlar

---------

1- 3. sınıfta fazladan 3 ders aldığı için biraz fazladan yorulacak.

2- 3. sınıfta kı bir dersi 4. sınıfın 2. dönemine kaldığı için KPSS ye çalışırken okula fazladan bir ders için daha gidecek. Ve KPSS zamnını o derse harcayacak. belki bu ölçme hatası yüzünden KPSS de istediği puanı alamayacak.

---------------

Karlı Çıktığı durumlar

----------

1- Ölçme ve Değerlendirme dersini 2. kez aldığı için KPSS de belki rahatlayacak.

2- Programlama dillerini 2. Kez aldığı için O dili tam anlamı ile öğrenecek.

Lisede fizik hocamız notu sınıfta verirdi. Öğrencinin notunu sınıfa sorardı. "Bu sizce sınavdan kaç almayı hak ediyor " derdi. Sonra sınıfın söylediği notu not defterine yazardı. Arkadaşlarım bana şaka amaçlı "50 verin gitsin hocam" dedi. Hoca da arkadaşları ciddiye aldı. Ne kadar itiraz etsemde not defterine notum 50 olarak geçti. 90 alacağım sınavdan 50 almıştım. Bu beni olumsuz yönde etkiledi hocaya karşı bir tepki oluştu. Hocaların bu konuda daha dikkatli olması ölçme ve değerlendirme açısından ve öğrenci - öğretmen ilişkileri açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Ortaokulda eminim herkesin biraz nefret ettiği birazda OKS sınavı için ( şimdilerde OKS sanırım ) mecburende olsa çalıştığı matematik dersindeki hocamızın yıl sonu not değerlendirmesi, hiçte adil değildi. O yıl okulumuzda matematik kursu açılmıştı . Kursa gitmek mecburi değil diyorlardı , ama her ne hikmetse kursa giden arkadaşlarımız matematik dersinde sınavları hiç zorlanmadan geçiyorlardı. Bizler ise zar zor 2 -3 notu ile geçebiliyorduk .

Sonradan ben ve arkadaşlarım öğrendik ki matematik kursunu veren hoca kursta sınav sorularını çözüyormuş ve kursa gelmeyen arkadaşlarınıza kesinlikle burada çözdüğümüz soruları paylaşmayın diyormuş . Bu nasıl bir zihniyet ve nasıl bir değerlendirme açısı anlayabilmiş değilim .


Bence eğitim ücrete tabi olmamalı. Eğitim herkes içindir. Hele ki o yaştaki eğitime muhtaç, hayatına yön verme aşamasındaki en önemli yıllarını ortaokul yıllarında geçiren kardeşlerimiz için öğretmenlerin daha dikkatli olmasını ve değerlendirme yaparken üç-beş kuruş cebime atiyimde geri kalanı nasıl olsa geçer mantığını bir daha yaşamak üzere geçmişte bırakmış oluruz...

Muhammed YASAVUR

Lise birinci sınıfta beden dersinde hocamız on dokuz mayıs çalışmaları için sınıftan on beş kişi seçecekti. Bunun için derste bizegösterilerde oynanacak oyunu gösteriyordu. henüz kimlerin gideceğini belirlemeden bizi bu oyundan sınav yaptı bende en yüksek notlardan birini aldım ancak seçilemedim. Ve hoca seçilemeyen kişileri dönem sonunda tekrar sınav yapmadan direk notları verdi. Karneme bedeb dersi üç gelmişti. Çalışmalara seçilen ancak ilk sınavda benden düşük not alan kişilerin ise sorgusuz sualsiz karnelerine beş gelmişti. O dönemden sonra o öğretmenden hep nefret ettim beden dersini on dokuz mayıs gösterilerini gereksiz görmeye başladım.

ilkokulda dergiler üzerinden ders işliyorduk. her dergi bittikten sonra da test oluyorduk, yazılı yerine geçiyordu.bir yazılı günü; ben testimi bitirdikten sonra dışarı çıkmaya hazırlanıyordum ki sevgili öğretmenim hemen oracıkta okuyuverdi ve notumu yazdı. hemen arkasından sınıfta soruları yapamayan bir grup arkadaşımının yanına oturttu ve onlara yardım etmemi istedi.Arkadaşların sorularını ben çözdüm ve benimle aynı notu aldılar karnelerine de yansıdı tabiki...Diğer düşük not alan arkadaşlar için iyi olmamıştı bu, kendileri çalıştıkları halde çok da iyi not almamışlardı ama "sınıfın kötüleri" onların tabiriyle çok iyi not almışlardı. benim açımdan prestijim artmıştı not açısından aynı konuma gelmiştik. daha adaletli oluna bilirdi. bu yanlış ölçmeydi. yardım edilenler; her defasında böyle olmasını istediler, ve bir bakımdan hayatta hazıra alışmalarına neden oldu belki de. yardım edilmeyenler; yardım edilen arkadaşlara kin duymaya başladılar.

Lisede türkçe hocamız bayandı ve kız öğrencilere erkek öğrencilerden daha fazla puan veriyordu.
Bunu kanıtlamak için bir arkadaş sınıfta en iyi not alan kız arkadaşımızın sınav kağıdına kendi ismini yazdı.
Kendi kağıdına da kzı arkadaşımızın isimini yazdı. Sınavlar açıklandığında sonuç yine aynıydı kız
arkadaşımız daha yüksek puan almıştı. Bu olaydan sonra sınıftaki hiç bir erkek dersi dinlememeye başladı.
Hocamızın bu değerlendirme şekli bizi dersten soğuttu.

Lise 1' de Beden Eğitimi dersinde;çoğu Beden Öğretmenin yaptığı gibi bizim öğretmenlerimizde
bizlere basketbol, voleybol ve futbol toplarını verip, sıcak odalarında otururlardı. İsteyen salonda
voleybol ve basketbol oynarken, isteyen futbol sahasında maç yapabiliyordu. Bizde bu
oyunlardan birini oynardık her hafta. Ama nedense hiç bir hafta beden hareketleri vs. yapmazdık.
Yıl sonu geldiğinde de öğretmenlerimiz rastgele notlar vermişler belli ki. Çünkü beni neye göre ölçüp
değerlendirdi de karneme 3 verdi hala anlamış değilim.

Lise 1.sınıfta okulumuzda ingilizce öğretmeni yoktu,
tabi ki çoğu okullarda olduğu gibi bizim okulda da dersle
hiç alakası olmayan, tarih öğretmeni dersimize gelmeye başladı.
Dersimiz ingilizce ama derste TARİH anlatılıyordu ,
tabi müfettiş korkusu olduğu için bu dersin sınavı olmalıydı.
Sınavlara gelince önceden hazırlanmış ingilizce
sorularını öğretmenimiz bize veriyordu. 20 tane sorudan 10 tanesini
bize yazılılarda soruyordu sonuçta herkes ezber yapıp geldiğinden
çok yüksek not alıyordu.bizim için not açısından iyi gibi gözüksede
yanlış bir ölçme değerlendirme.Bu derste tüm soruları
doğru yapmasına rağmen 2 ile geçen arkadaşlarım bile olmuştu.

Bu uygulamayı aynı hoca kendi dersi tarihde de aynı şekilde uyguluyordu daha önceden hazırlanan
sorular... Nasıl bir ölçme değerlendirme olduğunu hala anlamış değilim.

Sonuç olarak tarih dersini öğretmenimiz yüzünden hiç sevmezdik derse de hiç çalışmazdık nasılsa soruları veriyordu hocamız
bizi olumsuz yönde etkilerdi.


_Osman ÇİFTÇİ_

Evet arkadaslar hepimizinde başından geçtiği bazı ölçme değerlendirme sorunları olmuştur.
Bende kendi başımdan geçen genellikle herkesin bahsettiğii öğretmenlerin yakın olduğu öğrencilerine
daha ilgi ve daha çok not verdiği problemine ufak bir senaryo ile değinicem ama benim örneğim biraz farklı olucak.


Lise 2. sınıfta olan YENER okuluna yeni bir ögretmen geldigini duyar ve helbet bi gün onunla karsı karsıya gelip
tanısma fırsatı bulurlar.Ögretmenini cok sevmiş ve iyi gecinmeye baslamıslardır bu bazen hafta sonları piknik, deniz eğlenceleri ve cogu ders arası sohbetlere dönüşmüştür.
Ders dısında iki arkadas gibi gecinen YENER ile ögretmeni ders icinde ise bir ögretmen ve bir ögrenciden farksız idi ve her sınavda YENERde diger ögrenciler gibi düsük not alıyor ve aslında ders hakkında ne kadar bilgili olsada zor sınavlardan gecmesinin bir sansı olmadıgını biliyordu..
Ama yıl sonu ortalamalarında beraber düsük aldıgı arkadaslarından bir sekilde karnesine yüksek geliyordu.
Ve YENER okuldan mezun oldugunda sevdigi hocasıyla bir sohbet ortamında eski günlerden ve aldıgı düsük notlardan
bahsediyor ve dalga geciyorlardı...
Ve konusmalardan sonra degerlii hocamızda milli egitimin ölcme degerlendirmedekii acıklarını söylemiş ve ilk sınavda yüksek alan bir ögrencinin sonradan düsük aldıgı bir durumda ögrencinin kendisini sikayet etme bir hakkı oldugunu söylemişti.
Hocamız megersem sınavları zor yaparak tüm ögrencileri düsük aldırıyor ve hakkı olan 3 sözlü notunu örencilerine öğrencinin hakettigi gibi veriyordu degerlendiriyordu.Buda yenerin hocasına göre bir ölcme ve degerlendirme yöntemi idi ve yenerde aslında bu işi mantıklı bulmustu....

Evet buda bir değerlendirme örnegi arkadaslar yorum sizin ve degerli hocamızın iyi günler

Özellikle ortaöğretimde ölçme ve değerlendirme çok önemlidir. Çünkü ölçme ve değerlendirme sonuçlarına göre mezun olurken öğrenciye bir diploma verilecektir. Bu diploma ortalamasına göre de öğrenciye öss sınavında belli bir puan gelecektir.
Bilindiği üzere öss sınavında bir puanın dahi önemi çok büyüktür. Bu bahsettiğim dönem de yapılan bir ölçme ve değerlendirme hatası öğrencinin öğrenim hayatının daha sonraki yıllara ertelenmesine ya da daha kalitesiz bir üniversiteye yerleşmesine sebep olabilir. Böyle küçük gibi görülen hatalı ölçme ve değerlendirme sonuçları öğrencinin hayatını etkileyecek dereceye kadar gidebilir.
Arkadaşlarımdan dinlediğim bir hikayeyi anlatayım;Öğretmenin bir tanesi bir sınıfın yazılı kağıtlarını okumuş.Sınafa gelmiş sonuçları açıklamış ve demişki aranızdan biri ismini yazmamış ,70 almış demiş.Ama sınıfta herkesin ismi okunmuş ve o 70 lik kağıt hocanın cevap kağıdı çıkmış Bu durum da herkesin kağıdı yanlış değerlendirilmiştir.
Okullarda bence en büyük ölçme değerlendirme problemi öğretmenin öğrenci velisi ile ilişkisinden doğmaktadır. Özellikle küçük bölgelerde öğretmen veli ilişkisi çok sıkıdır. Bu sebeple bazı öğretmenler öğrencinin velisi ile ilişkisi iyi ise öğrenciye yüksek bir kanaat notu verebilir.(hiç böyle bir olayla karşılaşmadım sadece benim hayal ürünümdür.)

2. bir örnek olarak başımdan geçen bir olayı anlatayım dedim
Lisede atelye dersinde hocamız son sınav notunun 20 puanını bir kitap okuyarak ve bu kitabın özetini hocaya vererek alıcağımızı sölemişti.Fakat kitap bir dünya klasiği olucaktı ve özeti her hafta 4-5 kişi anlatıcaktı.Ben pek kitap okuyan birisi değildim bu yüzden kitapcıdan rastgele bi kitabı vermesini istedim verdiği kitap Victor HUGO'nun en değerli kitabı Sefiller'di.Kitabı okumaya başlayınca cok sevmiştim kafamda cevirilen bir film gibi gelmişti ve ondan sonra kitap okumaya başladım.Hocamızın bu vermiş olduğu ödev bana kitap okumayı sevdirmişti.

Sevgin MUTLU

Lisede önemli ve zor bir bölüm dersinden sınav oluyorduk. Dersin öğretmeni çok otoriterdi ve kopyaya tahammülü yoktu. Ama sınav esnasında dışarı çıktı ve bir süre gelmedi. Herkes şaşkın. Kopyalar havada uçuştu. Sonuçta da o dersten kalan olmadı. Çalışanda çalışmayan da geçti. Sonraki yıllarda o öğretmenin derslerini ve sınavlarını çok ciddi almamaya başladık. Nasılsa herkes geçiyor.

ben de bir örnek üzerinden gitmek istiyorum
Güzel sanatlar fakültesini okumak için sadece OSS sınavı değil Özel yetenek sınavı ile giriyorlar;
Güzel sanatlar fakültesinde ne kadar da zeki olursan ol yetenek ölçeği önplana çıkıyor. Bu Bölümlerde daha ziyade sanat kısmını önem veriyorlar. bu da benim örneğim.

Anadolu lisesi mezunuyum ve Anadolu lisesi'nden okumanın bir çok avantajını yaşadığım gibi bir çok dezavantajını da yaşadım. Anadolu liselerinde genellikle sosyo-ekonomik yönden orta ve üst gelir seviyesine sahip ailelerin çocukları gelirdi. Bunun da en önemli sebebi kuşkusuz ilkokuldan beri gittikleri kolejler, aldıkları özel derslerdi. Bu durum biz onlarla aynı sıraları paylaşırken de devam ederdi. Bizim zorlandığımız ,geçmek için çok çalışmamız gereken derslerden, bu arkdaşlarımız, bizzat derse giren hocamızdan aldıkları özel-dersler sayesinde çok rahatlıkla geçebiliyordu. İşin kötü yanı özel ders alıp geçmelerinden öte hocalarımızın onlara konuyu kavratmak yerine sınav sorularını ve cevaplarını vermesiydi.Üstelik hocalar bunu açıkca ifade etmekten de kaçınmıyordu. Yani "dersi geçmek istiyorsanız özel dersime geleceksiniz" diyebiliyorlardı. Kısacası parayı verip önceden sorularını ve cevaplarını bildiği sınava giren arkadaşlarımız ve biz eşit koşullarda değerlendirilmeye tabi tutuluyorduk.

SONGÜL ACAR

lisede edebiyat dersinden herkesin bir roman okumasını istemişti hoca. Bazı arkadaşlarımız gerçekten okuyup özet çıkardı bazılarıda kütüphaneden gidip roman özetlerini alıp hocaya verdiler. kütüphaneden özet alan arkadaşlar daha yüksek not aldı. Bende kitap özeti alan arkadaşlardan özet aldım sınıftaki en yüksek notu aldım.hoca ikinci kez kitap okuyacaksınız dediğinde bi kaç kişi haric herkes özet aldı. sonuçta hocanın verilen ödeve pek dikkat etmediği sadece ödevi verip vermediğine baktığı ortaya çıktı.
Ölçme Değerlendirme Gerçekten Yapılırsa Anlamlıdır

Bende başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Tamam yaptığım iyi bişey değildi ama hocanın ölçme ve değerlendirme yöntemi adama göre değişiyordu.
Hazırlık sınıfında iken resim dersinden not alacaktık ve ben resim yapmadan okula gitmiştim. Arkadaşımla anlaştım o resmini gönderdikten sonra bende onun resmini yeniden götürecektim hocaya. Neyse arkadaşım götürdü resmi 90 aldı geldi benim yanıma hemen ismi değiştirdik onu yerine benim ismimi yazdım ve aynı resmi hocaya götürdüm. Hoca bana 80 verdi.

Eitimde Ölçme ve Değerlendirmenin Önemi (Örnek Olaylar)

ben mezun olduğum meslek lisesinden bir örnek vermek istiyorum...

bizdeki ölçme ve değerlendime gerçekten çok farklıydı(olumsuz yönde). çünkü bizim biyoloji hocamız sınavlarımız bitip sözlü ve ortalamalaı vermeden önce birer tane fotoğraflarımızı alır bizim kara kaşımıza kara gözümüze göre not verirdi...biliyorum ağlanacak halimize gülüyoruz ama bizim eğitim anlayışımız böyle işte yapacaka bişey yok dememeliyiz aslında çok şey var bunları göz önüne alaraktan bizler bu yanlışı şiddetle kınamalı ve bu yanlışları düşünüp gözden geçirip aldığımız eğitimlede pekiştirdikten sonra daha verimli bir eğitimci haline gelmeliyiz... bence gelecek bizleri bekliyo bütün arkadaşlarımız yapılan yanlışları buraya göndermeyle yetinmemeli kendini olumlu yönde gelişirmeli diye düşünüyorum...